Bob Ross; beni sanata hayran bırakan bir insandır. Tanımasam da bilmesem de iyi bir insan olarak nitelendirmişimdir. Nedeni karşısındaki birini tanımadan onda sanat duygusu oluşturmaya çalışmasıdır. (Ve nitekim öyle de oldu. Çizime karşı hassasiyetimin bu adamdan dolayı olduğunu düşünüyorum.
Bob’un çok güzel bir sözü vardır. ‘ Bu ağaç burada yalnız kaldı yanına bir kaç tane arkadaş daha çizelim. Şuraya da küçük yeşil ağaçlar koyalım.’
Bu bana çok farklı hisler uyandırırdı. (Bugün olduğu gibi)
**
Mutlu olmak..
Mutluluğu nasıl tanımlarsınız?
Bir hedef mi yoksa hedeflere giderken yaşanılan süreçten duyulması gereken haz mı?
**
Hemşirelik mesleği; diğer sağlık meslekleri gibi aşırı bir tükenmişlik ve stres yaşamaktadırlar. Bu tükenmişlik ve hissedilen stres hemşirelerin sosyal hayatlarında da mutsuzluk yaşamalarına neden olabiliyor. Bu nedenle sosyal görevlerini (annelik, babalık, vb) aksatabiliyorlar.
Mutsuz bir hemşire iş yaşamında da verimli çalışamaz. (Sanırım bunu tüm sağlık yöneticileri biliyorlardır)
Neden hemşirelerin iş yüklerine rağmen mutlu edecek projeler hayata gerçekleştirilemiyor.
Bakıyorsunuz ki hastanenin çalışan bağımlılığı anketleri hep tavan yapmış. (Rakamlara aldanmamak gerekir. Bizzat biliyorum çalışan bağımlılığı anketi sonuçları kurum baskısı altında hissedilip onun için olumlu cevaplandırılarak gerçekleştiriliyor)
Bu kandırmaca sistemde yapay bir mutluluk havuzu oluşturuluyor.
Kurumlar mutluluğu diğer kurumlar ile karşılaştırarak hemşiresine ‘Sen mutlu olmalısın. Çünkü senin özlük hakların diğer kurumdan iyi’
Size sormam gereken bir soru var.
Mutlu olmak için bir başkası ile kıyaslanmak gerekli midir? Bu kurum, kuruluş veya kişi olabilir..
Kurumunuzda mutlu olmayan, iş yerine neşeli gelmeyen, çalışırken motivasyonu olmayan her hemşire size emin olun maliyetinden fazla zarar ettirir.
Yeni gelen hemşirelere de o mutsuzluğu aşılar. Sistemden kaçış yolları gösterir. O nedenledir ki işe giriş çıkış oranları hastanelerde yüksektir.
İşe giriş çıkış oranları düşük olan her hastanede de mutlu bir ortam olduğu söylenemez.
O kurumun hemşirelere tazminat, ek ödeme ve ufak bir maaş yüksekliği gibi dış motivasyon kaynaklı şartlamaları ile kişiyi kurumdan ayrılamamasını sağlıyor.
***
Mutsuzluk örneği; (Yaşadığım bir örnek)
Hemşirelere uyku sorunları ile ilgili bir anket doldurtulmak isteniyor. Hemşireler doldurmak istemiyor. Nedeni ise hemşirelerin gece ve uzun nöbetlerden dolayı uyku sorunu yaşadıkları belirli olduğu için bunun saptanması ile kişilerin buna bir çözüm üretmeyeceklerini ifade etmeleriydi.
Belki hemşirelik alanında akademisyenler kliniğe uzak olduğu için böyle bir inanç eksikliği (güven eksikliği) oluştu. Bu eksikliğin saptanıp çözüm üretmek bizlerin görevidir.
Bir de böyle olumsuz çıkacağı bilinen, kurumun imajında zedelenmeler yaratacak çalışmalara kurumlarda izin verilmiyor.
Şu özel hastane veya devlet hastanesi’nde bir çalışmada hemşireler mutsuz, uyku sorunu yaşıyorlar, tükenmişler, depresyondalar vs gibi çalışmaların duyulması ile halkın hastanede tedavi olmayı seçmesi muhtemel midir?
Veya siz böyle bir hemşire profilinin elinde ameliyat ve tedavi olur muydunuz? (Evet. Olmayız dediğinizi duyar gibiyim)
Bu iyi bir hemşire profiline sahip hastaneler zaten farkını yakın zamanlarda göstermeye başlayacaklardır.
İyi ve mutlu bir hemşire profiline sahip olmak için;
- İyi bir insan ve sorumluluk sahibi olmasına dikkat edin.
- İyi bir karakter sahibi olmasına dikkat edin.
- İyi eğitim almış olmasına dikkat edin.
- İyi çalışma imkanları sunun (Onlarda birer insan bunu unutmayın. Onlarında bir ailesi, sevdiği birileri var. Onların da hobileri, eğitim durumları var)
- İyi bir gelecek sunun.
- Her çözüme tüm kademedeki hemşireleri katın.
- Hemşirelere güvenin.
Bize de mutlu bir hemşire çizin 🙂