Öncelikle herkese merhaba;
İlk yazım olduğunu belirtmek isterim. 🙂
Hocalarımız; dahiliye alan bir hemşirelik öğrencisinin kesinlikle artık klinikte gönül rahatlığıyla çalışabilecek çoğu işi sorunsuz halledebilecek statüye geldiğini söyler. İç hastalıkları dersine ilk başlarda nasıl olacak, nasıl bilebilirim ben her şeyi diye bir restbet korkuyla başlıyorsunuz. Ancak söylendiği kadar ne zor ne de kafa karıştırıcı. Aksine iç hastalıklarını görene kadar hemşireliğin mantıksal hiçbir şey içermediğini savunurdum. Her şeyi ezberleriz ve uygularız diye düşünüyordum. Dahiliye ise bambaşka bir boyut katıyor. İnsan vücudu üzerine kurduğunuz bir mantık sizde bir anahtar gibi. Bu mantık her kapıyı açabilecek açamasa bile mutlaka bir aralık bırakabilecek.
Uzatmadan bir örnek verip açıklamak istiyorum.
İç hastalıkları dersimin son stajında 4 hafta boyunca canla başla ilgilendiğim, bana tüm bilgilerimi mantıksal süreçle dökmemi sağlayan bir staj dönemim oldu. İlk olarak hastanın stajyer hemşiresi olarak seçildiğimde çok fazla hastalığının varlığı ve immobilize bir hasta olduğunu görüp gözüm korkmuştu. Ancak tüm bilgilerini alıp hastalıklarını araştırmaya başladığımda hepsinin birbiriyle bağlantısı olduğunu gördüm. Bu da beni çok büyük bir şey başarmış hissine kapılmamı sağladı. Daha çok özveriyle çalışmamı sağladı. (Biz yeniler için çok garip olan bu bilgiler hemşirelik mesleğindeki insanların çoğu için belki de çok basit belki de gerçekten onlarda bu bilgilerin farkında değildi.) Bütün hastalıkları yazınca gözünüz korkabilir ama gerçekten çok basit bir mantıkla tüm dahiliyeyi anlamış olacaksınız bu yüzden sizinle paylaşmak istedim.
ÖHDER’in dediği gibi;
“Sen ben yok, biz varız.”
Hastanın Sistemik Hastalıkları: HT, KAH, ALZHEİMER, KKY, KARDİYOMEGALİ,MI, SVO, DVT
Öncelikle hastanın yakınına ulaşamadım ve HT (hipertansiyon) hastalığından başladım. Çünkü tüm hastalıklarının temelini oluşturduğunu düşünüyordum. HT için şöyle bir şey düşünebiliriz. HT’nin bir damar üzerine etkisi, birde kalp üzerine etkisi vardır. Damar üzerine etkisinden başlayalım. Damarlar herhangi bir sebeple örneğin genetik faktörlere bağlı olarak damar duvarına yapılan basınçla duvar elastikiyetini kaybedebilir ve sert bir yapı halini alır. Bu sert yapı zamanla damar duvarına yapılan basınca direnç göstereceği için aşınmaya başlar damar duvarı hasarlanır. HT; büyük ve orta boy arterlerin duvarlarının iç yüzeyinde gelişen ateramatöz plaklar adı verilen yağlı lezyonlar oluşturan bir hastalıktır. Tersine, arteriyosklerozis ise her çaptaki kan damarlarında kalınlaşma ve sertleşmeyi ifade eden genel bir terimdir. Arteriyosklerozun bir türü olan ateroskleroziste , damar çeperinde lipit özellikle kolestrol birikimi vardır.
Damarın artık böyle olduğunu düşünürsek bu yapı sadece belli bir damar üzerinde gelişmez. Koroner arter dediğimiz kalbi besleyen damarlarda olursa buna koroner arter hastalığı diyoruz. Yani kalbin beslenememesi kendini iki şekilde sunar. Bir anjina pektoris (anjina: ağrı, pektoris: göğüs), diğeri de MI yani miyokart enfaktüsü kısacası kalp krizi. Koroner damarların tıkanması iyice ilerleyince kanın geçeceği aralığı daraltır ve bir anda kapanmasıyla da kalp krizi dediğimiz olay gerçekleşir. Ayrıca bu oluşan plak oluştuğu yerden kopup vücudun herhangi bir yerine gidip tıkanıklık yapabilir. Buna da tromboemboli diyoruz. Yani tromboz dediğimiz bu yapının dolaşım sisteminde taşınmasıyla beyinde bir damarın tıkanması olursa da ki bu hastamızda olduğu gibi SVO dediğimiz serebro vasküler olay (yani felç, inme diyebiliriz ) görülüyor. Hangi lobu ya da hangi bölgeyi etkileyen damar tıkanırsa ona bağlı komplikasyonlar oluşur.
Kalp kan pompalamak için uğraşır ama karşısındaki damar çok sertleşmiş ve çok ciddi basınç gösteriyorken bu işi yapmak çokta kolay olmaz. Damarın basıncını yenmek için uğraşır ve bir süre sonra yetememeye başlar. Yetemediği zamanda kendini büyütmek ister ama unutmamamız gereken şey kalbin kendini sadece kas olarak büyüttüğü damarlanma yönüyle değil yani kalbin oksijen ihtiyacı artacak ama bu artan ihtiyaç karşılanamayacaktır. Böylece kalp yetmezliğine ve kardiyomegaliye (kalp büyümesi) neden olur. Tabii ki tek etken bunlar değil. Ancak hastalıkların genel mantığı bunlar üzerine kurulabilir. Gerisi bunlar üzerinden kurulacak mantık ile çözülebilir. Mesela bu hastada böbrek fonksiyonları da bozulmuştu. Çünkü bu damar yapısı böbrekte de hasara neden olmuş ve idrar atılımıyla ilgili sorunlar oluşturmuştur.
Yazımda bir öğrenci hemşire gözüyle iç hastalıkları dersine ve klinik uygulamasına bakışını yazdım. Umarım faydası olur. Bir nebzede olsa bakış açınızı şekillendirmiştir.
Yazımın sonuna kadar gelebildiyseniz teşekkür ederim 🙂
**
Sen de Topluluğumuzun Bir Parçası Ol
Yazarlık başvurusunu ile ilgili açıklayıcı bilgilere yukarıdaki buradan ulaşabilir.
Direkt başvuruyu ise aşağıdaki linkten yapabilirsiniz.
https://goo.gl/forms/7gtKei53ddxYgTfG3
Tebrik ederim iç hastalıkları deneyimi olan ,klinik hemşiresi olarak söylüyorum ,çok güzel bir yazı olmuş diğerlerini bekliyorum👏👏