Buzdağının suyun altında kalan bölümünü keşfetmek yolundaki aşamalarımız:
1. Bilinçlenmek;
Bilinçlenme aşaması, sorunları ve durumları netleştirme aşamasıdır. Kendimizi lordcasino tanımak için, öncelikle negatif veya pozitif yönlerimizle yüzleşmek gerekir. Kişinin kendisiyle yüzleşip; sorun tespitidir. Başkalarının düşüncesine saygı duymanız gayet doğaldır. Fakat onların istediği gibi hareket etmek zorunda değilsiniz. Çevrenizdeki insanların size söylediklerine, bütünün hayrına geçerli nedenlerle karşı çıkabiliyorsanız; bu durumda onlardan farklı hareket edebilecek bir bireysiniz demektir. Bu size daha fazla şey öğrenme olanağı ve hedeflerinizi yakalama fırsatı sunar.
Kötü alışkanlıklarınız varsa (Sigara, alkol, aşırı yemek yeme vb. )varsa neden vazgeçemediğinizi sorgulayın. Kendini tanıyan; özünü doğuran birey tüm kötü alışkanlıklardan; bahanelerden özgürleşir. Özümüz hiçbir maddenin bağımlısı değildir. Özümüzün içindedir dinginlik.
Ve yine pozitif özelliklerimizin farkında olup; daha da geliştirmek ve uygulamak; bilinçlenme aşamasının bir başka yüzüdür.
2. Kendinize zaman ayırın; sessizliğinizi dinlemek için ortamlar (Uzun yürüyüşler, meditasyon, doğayı gözlemlemek, kitap okumak, sosyal aktivite vb.) yaratabiliyor muyuz?
3. ‘An’da kendimizi gözlemliyor muyuz?
Soralım kendimize ‘’şu an hangi ruh halindeyiz?’’
Kendimizi tanımak için dışardan da şahit konumunda kendimizi gözlemlememiz gerekiyor. Gözlem, size hayatınızdaki olaylara yargılamadan, değer biçmeden, anlam yüklemeden ve tercih yapmadan bakma deneyimi sağlar. Zihnimizin (düşünceler, duygular, duyumlar, çağrışımlar) içerdiklerinin gözlemcisi olarak, biz zihnimizin içerdiklerinden daha fazlasıyız. Gözlem, kendisini sık sık hırpalayan düşüncelerden, hislerden, duygulardan ve duyumlardan daha fazlası olan bir benliğin deneyimlenmesine yol açar. Kendimizi tamamen deneyime kaptırdığımızda, karanlığın ışığına alışırız ve karanlığın ışığında ne kadar yol alabiliriz ki? Bir parçamızı gözleme taşıdığımızda, gözlem güneş gibi ışıtır deneyimi; yolları görürüz, ışıklı geniş yollar… Gözlemlemeyi öğrenmek, manzaranın tamamını görmemizi sağlar. Gözlem, kemikleşmiş inanç ve bakış açılarımızın hapsinden kurtarır manzaranın tamamını.
Gurdijieff’in işaret ettiği gibi ‘’Bir şey kendi kendini gözlemleyemez. Kendisiyle özdeş bir şey, kendisini göremez. Çünkü kendisinin aynısıdır. Kendisinin aynısı olan bir şey, olasılıkla kendisinin dışında, kendisini gözlemleyeceği bir bakış açısına sahip olamaz’’.
Reaksiyonlarımı gözlemleyip onlara tanıklık etmeye başlayabilirsek, daha özgür ve huzurlu hissederiz kendimizi. Hareketlerimizi gözlemleyebilirsek, onların ötesine geçebiliriz. Bir an olsun duygularımın ve düşüncelerimin dışında var olduğumu kavradığımda, benim üzerimde daha az etkileri olur. Soralım kendimize; ‘‘Kabul ediyor muyuz kendimizde gözlemlediklerimizi?’’ Kabul etmediğimiz hiçbir negatif özelliğimizi değiştiremediğimiz gibi; kabul etmeden pozitif özelliklerimizi de geliştiremeyiz.
4. Yazmak; ‘Günlük’ tutabiliyor muyuz?
5. İçinde bulunduğunuz bağlantısal bütünsel gerçekliğin farkında mıyız ve ağda kimler var?
Çevrenizdeki insanlar; arkadaşlarınız, aileniz; onlarla neler konuştuğunuz, zamanınızı nasıl geçirdiğiniz, bir arada oluş amacınız, sizin kim olduğunuza dair bilgiler verir. Bu süreçte şu soruları soralım kendimize; İşbirlikçi miyiz? Açık fikirli miyiz? Açık fikirle bakabiliyor muyuz durumlara? Destekleyici miyiz? Gerek duyulduğunda orada olan mıyız? Nasıl bir dinleyiciyiz? Kendimizi ifade edebiliyor muyuz?
6. Geribildirim alıyor muyuz (Anne-baba, İyi niyet ve tecrübesine güvendiğimiz dost ve arkadaşlarımızdan görüş alıyor muyuz)?
7. Bağlantısal bütünsel gerçeklik içinde olduğumuzun farkında mıyız?
Her şey içinde bulunduğu ağ ile anlamlı; kendi içinde ve varoluşta bağlantısal bütünsel gerçeklik içinde olduğumuzu bilmeliyiz. Yaprak olduğumuzun farkında olarak, ormanın bütününü görebiliyor muyuz?
8. Var oluş amacımız, nereden geliyoruz ve nereye gidiyoruz?
Mutluluğa, başarıya, ölüme yüklediğimiz anlam üzerinde düşünelim!
Soralım kendimize ‘’Yaşamımızın anlamı’’ nedir?
Sabah uyandığınızda, sizi yataktan heyecanla çıkaran şey nedir? Yaşam enerjimizi nerden alıyoruz? Hayatımıza yön veren önceliklerimizi biliyor muyuz? Hayat ağacımız olan değerlerimizin ve amacımızın farkında mıyız? Hayallerimizle besleniyor, hedeflerimizle güçlü tutuyor muyuz kendimizi? Potansiyelimizin farkında mıyız? Güçlü ve gelişmeye açık yönlerimizi biliyor muyuz? Kendimizi güdüleyen ve etkileyen faktörleri biliyor muyuz? En büyük korkularımız en güçlü özlemlerimiz neler? Ne yaparken zamanımızın geçtiğini anlamıyoruz? Huzur kavramından ne anlıyoruz? Huzurun kaynağı ne? Şu an neredeyiz? 1 yıl sonra ve ardından 10 yıl sonra kendimizi nerede görüyoruz. Tüm bu bilgiler bize kendimizle ilgili bilgiler verir.
9. Kendimizi seviyor muyuz?
En son kendinize ne zaman ‘’Seni seviyorum’’ dediniz? Dışarıda olup biten her şey, içerde olup bitenin dışarı yansımasıdır. Biz kendimizi sevmezsek; kim bizi sevebilir. Biz kendimizi sevmezsek kimseyi sevemeyiz; bizde olmayan bir duyguyu başkasına veremeyiz. Kendimizi sevmeden başkasını sevdiğimizi düşünmek; sevdiğimizi zannetmektir, bağımlılıktır.
‘’İlk önce kendimizi sevmeyi öğrenmeliyiz bütün görkemleri ve hatalarıyla’’ der Jack Lennon. Özünde hepimiz sevgi dolu varlıklarız. Yargılar giriyor, koşullanmalar giriyor, acı deneyimler giriyor. Sevmek bir olma halidir. Sevmek bir sonuç değil. Var Oluş halidir. Sürekli devam eden bir haldir. Kabul halidir. Nefes alır verir gibi sevgiyi yaşamalıyız. Beden, ruh, karakter, düşünce, kusur ve güçlü yanlarımızı kabul etmeliyiz.
Sevmek mi? Nasıl? Yaşamda var olan her şeyden bağımsız. İlk olarak kendimizi sevmek; sonra da her şeyle bir olduğumuzu hissetmektir gerçek sevgi. Ego demek ben demek; egonuz yürekten yukarıda olursa gaddar olursunuz; egonuz yürekten aşağıda olursa köle olursunuz. Evet yürek kadar ego ile kendimizi sevmek. Kendimizi sevme hali doğamız olunca dış dünyada yansımasını bulacaktır. Kendimize değer vermek; kendimizi sevmenin hayata yansıyan yüzüdür. En sinsi düşman değersizlik hissidir.
10. Duygularımı yönetebiliyor muyum? Davranışlarım mantıklı mı yoksa duygulu mu?
Kendimizi tanımak, duygularımızı yönetebilmektir. Kendi duygularımıza anlamalıyız. Biz kendimize inanmadan, anlamadan, başkalarının bizi inanmasını ve anlamasını nasıl bekleyebiliriz. Duygularımızı anlamadan hayatımızı, olaylara bakış açımızı nasıl yönetebiliriz. Kendimizi tanımak bedendeki ihtirasın; nefretin, öfkenin, kıskanmanın ve her türlü uç duygunun kontrol edilip yönetilmesidir. Gökkuşağının renkleri gibi hayatımızdaki duygularımız. Duygularımızı yönetebilmektir buradaki asıl sır. Farkındalığınıza hangi düşünce ulaşırsa ulaşsın, kendinize, “O düşünce nereden doğuyor?’’ diye sorun. Duygularınızı yönetebilmekteki diğer sır, o duygunun var olduğunu kabul etmektir. Kabul etmediğiniz hiçbir duyguyu yönetemezsiniz.
Kısa bir örnekte diyelim öfkelendiniz. Şöyle bir düşündüğümüzde, görünen sebep midir sizi öfkelendiren. Kendi eksikliğimiz; haksızlığımız, üste çıkma çabası gibi nedenler olabilir mi? ‘Korkuyorum’ düşüncesini ele alalım. ‘Korkuyorum, çünkü…’ her ne ise bu düşünceyle özdeşleştiğiniz dakikada, tüm psikososyal reaksiyonlara sahip olursunuz. Ve zihniniz size neden korktuğunuza dair binlerce yanıt verir. Korkularımızın çoğu öğrenilmiş korkulardır. Evet, nazikçe gözlerimizi kapatalım ve bu düşünce her geçişinde kendimize, ’’Bu düşünce nereden doğuyor?’’ diye sormaya başlayalım.
11. Öğrenilmiş çaresizliklerimiz var mı?
Öğrenilmiş çaresizlik hangi alanda olursa olsun bireyin bir şey yapamayacağına inanması durumudur. Kötü deneyimler ve negatif söylemler karşısında bireyin şartlanması, bireyin ileriki davranışlarını etkiler.
‘’Hayatınız bir film olsaydı filminizin ismi ne olurdu?’’ Soralım kendimize şöyle bir hayatımıza bakıp.
Eylem yoksa; gelişim bir rüyadır. Ve eylem ’kendini tanımakla’ başlar. Bir kere geliyoruz bu hayata ve mutluluğu hak ediyoruz. Size bir tüyo vereyim. Ben mutluluğu buldum. İnsanlar hep mutluluk arayışındalar. Mutluluk kendi içimizde; kendimizle barışık olmakta. Ön koşul kendimizi tanımakta. Yaşamı sorgulamaya, düşünmeye, kendimizi tanımaya başlayınca bambaşka güzelliklerin keşfinde oluruz. Bu da bizi içten dışa geliştirir. Bakış açımızı geliştirir. Kendimizi tanımak güneşi içimizden başlayarak tüm dünyamızı aydınlatır. Kendini tanımak hakikati aramaktır; yolda olmaktır. Kişisel mikro kozmosun enginliğini tanımayı içeren bilimdir. Kozmos sürekli genişler. Dolayısıyla sonu olan bir bilim değildir. Kaostan kozmosa, karanlıktan aydınlığa doğru, eşsiz bir insan olarak bağlantısal bütünsel gerçeklik içinde; ışığa birlikte yürüdüğümüz bu yolda; ‘kendinizden özünüzü doğurduğunuz’ yeni bir yıl diliyorum.
Özünüzün ışığını yansıtarak; dostça kalın…
**
Sen de Topluluğumuzun Bir Parçası Ol
Yazarlık başvurusunu ile ilgili açıklayıcı bilgilere yukarıdaki buradan ulaşabilir.
Direkt başvuruyu ise aşağıdaki linkten yapabilirsiniz.
https://goo.gl/forms/7gtKei53ddxYgTfG3