Görsel URL: http://sfmedicalcollege.com/wp-content/uploads/2015/09/INT-7.jpg

 

Merhaba Sağlık Atölyesi okurları;

Bu ara hemşirelik eğitim sistemini kafaya taktım. Aslında kafaya taktım derken hemşirelik eğitiminin kaliteli ve çağın gerekliliklerine uygun hemşire yetiştirmediğini görüyoruz.

Mesleki etikten uzak, KPSS ataması dışında bir hedefi olmayan, mesleği geliştirmek adına kendilerini geliştirmeyen ve hatta geleceğe yönelik hayal kuramayan hemşireler yetiştiriyoruz. Kağıt üzerinde her şeyi bitiriyoruz, yetiştiriyoruz. Fakat kaliteli hemşire yetiştiremiyoruz.

Nasıl mı? 

Gözlemlerimden ve ülke genelinde öğrenciler ile konuştuğum durumları ve olguları anlatarak nasıl olduğunu göstermek ve maddeleyerek daha rahat anlaşılmasını sağlamak istiyorum.

1. Kaliteli Hemşire Akademisyen Yokluğu

Bu durumu göstermek açısından okulunuzdaki hemşire akademisyenlere bakmanız yeterli. Zaten öğrencilerin büyük bir çoğunluğu derse giren akademisyeni çözüyor. Değer katan akademisyenler çok rahat kendilerini farklılaştırarak öğrencilerin gözünde ve mesleki camiasında değerli yerler ediniyorlar. Ülkemizde kaliteli akademisyen olmamasının nedeni ise kişisel çıkarlar üzerinden ilerleme amacının olması olarak görüyorum. Mesleği, bulunduğu konumu çıkarlarını uğruna (mevki, para vs) satan kişiler kaliteden yoksun olmaya başlıyorlar. Kısır döngünün içinde günü kurtarma çabası içine giriyorlar. Aynı zamanda akademisyen yetiştiren yüksek lisans ve doktora eğitimlerini veren hocaların çoğunda kaliteli öğrenci yetiştirme kaygısını gütmediklerini gördüm. Bu arada kaliteli akademisyen yetiştirmenin ne demek olduğu ile ilgili ortak görüşlerin olmaması da ayrı bir sorun.

2. Eğitim Sisteminin Yapılandırılmamış Olması

Bir hemşire yetiştirmek için verilmesi gereken bilgi, tutum, davranışların oluşturduğu yeterliliklerden yoksun bir eğitim sisteminin var olması ise en büyük sorun. Çoğu hemşire akademisyen kendi uzmanlık alanı olmayan dersler vermekte. Çoğu hemşire akademisyen ise alanı ile ilgili verdiği derslere hakim olmamakta. Ve kendilerini güncellememektedirler. Bunu çok gördüm. 2017 yılında rastgele girdiğim bir derste bir profesörün 1990 yılındaki sunumlarını anlattığını ve anlatış tarzından tutun, sunu içeriğindeki bilgilerin eskiliğini görmeniz gerekirdi. ve 27 yıllık bir zaman diliminde aynı dersi kaç öğrencinin geleceğini zehirleyerek yok ettiğini siz tahmin edin.

Verilen derslerin yapılandırılmamasında, yeni eğitim ve öğretim tekniklerinin kullanılmamasından tutun çoğu akademisyen öğrenme hedeflerinden uzak yerlerde kulaç attıklarını görüyoruz. Öğrenciler derse gelince neyi öğreneceklerini bilmiyorlar. Klinik uygulamaya çıkınca neyi, nasıl yapacaklarını bilmiyorlar. Bunu çoğu akademisyende fark etmiştir. Öğrenciler rahat olma durumunu her zaman benimserler fakat iyi yapılandırılmış bir teorik ders ve klinik uygulama ile bu ekarte edilebilir. Geçenlerde rastladığım bir durum ise; öğrencilerin ana bir hemşirelik dersinde klinik formlarının olmadan stajda olmalarını bunun en büyük örneğidir. Klinik formlar olmadan hasta tanılama ve bakıma kadar ki süreç gerçekleştirilemez. Öğrenci neyi öğrendiğini ve öğrenmediğini fark edemez. Bu çok basit gibi görünür fakat bu basitlik yapılandırılmayan bir klinik uygulama ile boşa geçirilen bir zaman dilimi olarak algılanır.

3. Yanlış Rol Model Oluyoruz

Dobra dobra söylemek isterim. Hemşirelik camiasında çok büyük etik sorunlarımız var. Öğrencimizden akademisyenimize kadar neredeyse çok büyük bir çoğunluk dürüst değil ve işini hakkı ile yapmıyor, yapmak istemiyor. Birileri arkasından kişisel çıkarları için alavere dalavere yaparak bir şeyler yapan kişileri çok fazla görüyoruz. Ayrıca hocasına yalakalık yapan lisans, yüksek lisans, doktora öğrencileri ayrı bir konu. Her akademisyenin kendine benzer öğrenci yetiştirme çabasında olması bu sorunu doğuruyor. Kişi lisansını, yüksek lisansını ve doktorasını bitirmek amaçlı ayıya dayı deme durumunda kalıyor. Bu durumu ne kadar gördüğümü tahmin edemezsiniz. Öğrenci hocasının arkasından sövüyor. Yüzüne gülüyor. Bu duruma alışan bir öğrenci ise iş yaşamında da bu alışkanlığını devam ettiriyor.

4. Denetimden ve Şeffaflıktan Uzak Oluşumuz

Yaptığımız ne varsa kontrol eden birilerinin olmaması konusu hemşirelik camiasının büyük bir sorunu. Örneğin; bir hoca ihtihal yapıyor ve bunu oda arkadaşı görüyor. Bildirmiyor. Yanlış yapıyorsun demiyor. Bunu meşrulaştırıyor. Yarın bende yaparsam bana da bir şey demesinler istiyor. Diğer bir örnek ise; hemşire akademisyenin primer bir görevi var ya da bulunması gereken bir yerde olması gerekli. Gitmiyor. Arkadaşı bunu tespit edip, bildirdiğinde ise etik ispiyoncu oluyor.

Bunları çok rahat çevrenizde görebilirsiniz. 

Aynı zamanda uzmanı olduğunu düşündüğü bir dersi veriyor. Fakat dersin gerçekten öğrencileri geleceğe hazırladığını bence akademik bir kurulda konuşarak karar verilmesi gerekiyor. Yoksa herkes böyle yapmış, bende böyle yapayım durumuna dönüşüyor. Yaptıklarımızı gizlemek konusu ise ayrı bir olgu. Hatalarımızı ört bas etmek. Ne yaptığımızı, nasıl yaptığımızı öğrencilerimize de anlatmıyoruz. Bu durum ise belirsizlik içinde bir gelişmelerine engel oluyor.

5. Eleştiriye ve Değişime Kapalıyız

Bu madde asıl sorunumuzu oluşturuyor. Bu alanda 5 yıl, 10 yıl, 20 yıl çalışılınca her şeyi biliyorum. En iyisini ben yaparım. Bu koltuk bana verilmişse bu kararı benim verme yeterliliğim var algısının varlığı. Bu durumlar hem iş ortamında diğer hemşire akademisyenleri hemde öğrenciler tarafından çok rahat anlaşılabiliyor. Çoğu hemşire akademisyen kendini değişime açık vs gibi lanse edip, kapalı kapılar arkasında yaptıklarını bilenler, gerçek yüzlerini görenler öyle olmadıklarını bildikleri için bakış açıları ona göre şekilleniyor. Bu aynı zamanda o kişilere itibar etmemeye neden oluyor.

Değişimin bu kadar hızlı ve çok kontrol edilemez olduğu bir çağda her şeyi biliyorum demek bence çok büyük bir özgüven. Bunun altını doldurup, yaptıkları ile gösterebiliyor ise ne güzel. Fakat şuana kadar tanıştığım çok az bir hoca bunu başarabildiğini görüyorum.

Bu arada söylemeden edemeyeceğim bir şey daha var. İçimde kalırsa mazallah ur filan oluşturur.

Yüksek lisans ve doktora tez konusunu kendi belirleyen bir öğrencinin, konusunu beğenmeyen veya kendi çıkarları için kendi istediği tez konusunu dayatan hemşire akademisyenlere çok fazla rastlıyorum. Böyle yapılırsa nasıl el değmemiş konular çalışılacak ve nasıl orijinal çalışmalar yapılabilecek. Düşündürücü..

Doktora hocamızın sunu yaparken bize attığı çizim..

Derdimiz büyük..

Bu durumlara karşı çözümler için yapılması gerekenler ise çok engebeli bir yol. Bu yola baş koyup, geleceği tasarlamak elimizde. Burada ilk yapılması gereken durum ise sorgulamaktır. Özellikle öğrencilerin bunu yapıp, geleceği hakkında sorumluluk sahibi olmalılar.

** ** **

Hemşirelik literatüründe son zamanlarda hastanelerde çalışan hemşirelerin yüksek oranda tıbbi hata yaptıkları ile ilgili akademik çalışmaların sayısı artmaktadır. Bu konuda ülkemizdeki durumu ulusal çapta görmek amaçlı hastanede çalışan hemşirelerin tıbbi hata yapma eğilimlerini belirlemek istedik.

Bu çalışmaya destek vermeniz bizim için çok elzemdir. Çünkü bu çalışma sonunda ulusal çapta hemşirelerin yaptığı tıbbi hataları yapmalarını engelleyici politikalar oluşturmak istiyoruz.

Ne kadar çok hemşireye ulaşırsak çalışmadan çıkan verilerin güvenliği ve ulusal çapta ses getirme durumu artacaktır.

Desteklerinizi bekliyoruz.

Aşağıda çalışmanın linki yer almaktadır.

Daha güzel şartlarda çalışmak amaçlı 4-5 dakikanızı ayırmanızı rica ediyoruz.

Unutmayın, damlaya damlaya göl olur.

https://goo.gl/forms/8isSf4Du6z3lZ5BE3 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.