Transfüzyon ile ilgili gittiğiniz kongre ve sempozyumlarda ” Transfüzyon evliliğe benzer, gerekmedikçe yapılmamalıdır” sözünü çoğu kez duyacaksınızdır. Ki ben duydum:)
Transfüzyon kararı verilirken terazinin her iki tarafı düşünülmeli. Yani zararları ile sağlayacağı yarar. “Yarar” kısmı ağır basıyorsa transfüzyon uygulanmalı. Fakat “zarar” bölümü ağırlıkta ise uygulanmamalıdır.
Kan transfüzyonu için “hayat kurtarıcı” ifadesi kullanılırken doğru zamanda doğru endikasyon ile yapılıp yapılmadığı düşünülmelidir.
Günümüzde tam kan nadiren kullanılmakta olup transfüzyon pratiğinde yeni yaklaşım hastanın hangi bileşene ihtiyacı var ise o bileşenin transfüze edilmesidir.
Tranfüzyonda Amaç;
- Doku oksijenasyonunu iyileştirmek (Eritrosit Süspansiyonu)
- Koagülopatiyi düzeltmek (TDP)
- Trombositepeni/ fonksiyon bozukluğu (Trombosit süspansiyonu
Transfüzyon kararı verilirken hemoglobin düzeyinin yanında hastanın yaşı, semptomları, komorbiditeleri ve hastanın tercihi göz önünde bulundurulmalıdır.
Transüzyon stratejilerinde iki yaklaşım mevcuttur. Sıkı (kısıtlı) ile gevşek (liberal) yaklaşım mevcuttur.
Sıkı (kısıtlı) yaklaşımda;
- Erişkin ve çocuk yoğun bakım hastaları hemoglobin değeri 7 g/dL ve altında ise
- Postoperatif cerrahi hastalar 8 g/dL ve altında veya semptomatikse;
- Göğüs ağrısı
- Ortastatik hipotansiyon
- Sıvı replasmanına yanıtsız taşikardi
- Kalp yetmezliği
Yapılan araştırmalarda sıkı (kısıtlı) yaklaşım uygulandığında % 40 oranında daha az transfüzyon yapıldığını göstermektedir.
Transfüzyon denildiğinde Yehova şahitlerini unutmamak gerekir diye düşünüyorum . (Yehova şahitleri inanışları nedeniyle kan transfüzyonu reddetmektedirler. Bu nedenle yehova şahitlerini içeren transfüzyon araştırmaları mevcuttur).
**
Bu içerik hemşirelik ve ebelik mesleğine gönül verenler tarafından hazırlandı.
Sen de Topluluğumuzun Bir Gönüllüsü Ol
Yazarlık başvurusunu ile ilgili açıklayıcı bilgilere yukarıdaki buradan ulaşabilir.
Direkt başvuruyu ise aşağıdaki linkten yapabilirsiniz.
https://goo.gl/forms/7gtKei53ddxYgTfG3