Hastanın; başkalarının şefkat göstermesine, kendisine eşlik etmesine ve cesaret vermesine ihtiyacı vardır (Özkan, 2011: 182). Hemşireler de bu süreçleri primer yürütmekle sorumlu ve oldukça emek harcayan sağlık personellerinden biridir. Bakım emeği her zaman duygusal bağları içerir. Sevdiğimiz, değer verdiğimiz için eşimize, çocuğumuza, annemize bakarız. Emeğin kişiye bağlı olma hali, yani bakım emeğinin bakan kişiden ayrılamayışı ve bakılan kişiyle kurulan bu duygusal bağ emeğini diğer piyasalaşmış emek kategorilerinden ayırır (Özkaplan, 2009).
Duygunun tıbbi bakımda rol oynadığı birbiriyle ilişkili 3 yol vardır (Roter vd., 2006).
Birey için önemli bir diğer kişinin yaşadığı travmatize edici olayları bilmekten kaynaklanan doğal davranış ve duygu, travmaya uğramış birine yardım etme ya da yardım etmeyi istemekten kaynaklanan stres olarak tanımlamaktadır (Figley, 1995). Yani yardım ediciler “Dünyayı acı çekme perspektifinden görme çabası içinde, acı çekerler” (Figley 2002). Primer bakım vericinin başkalarına empati kurma ve bakım verme isteği ile becerisi ve enerjisinde yaygın azalmaya neden olan fiziksel, duygusal, sosyal ve ruhsal anlamda belli semptomların eşlik ettiiği bir durumdur. (Dikmen, 2016).
En sık olarak: Bu durum özellikle adli hemşirelerde, onkoloji, pediatri, yoğun bakım kliniklerinde, acil hemşirelerinde ve hospislerde çalışan hemşirelerde yaygın olarak görülmektedir (Hooper C, 2010, Yoder EA, 2010, Wentzel D, 2014).
Empati ve merhamet ele alınacak iki kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Empati, başkasının gözü ile görmek, kulağı ile duymak olarak tanımlanabilir. Merhamet, rahimden türemiştir. Rahman, rahim, rahmet ve merhamet kelimeleri aynı köke sahiptir. Annenin, rahimle annelik vasfına ulaşması, rahmetin manasını ortaya çıkarmaktadır. Rahim, ötekini içinde barındırmak anlamına gelir. Merhamet kelimesi bu bağlamda başka birini ‘içeriyor’ olmakla ilgilidir denilebilir.
TDK (2012)’nın kelimeyi “Bir kimsenin veya bir başka canlının karşılaştığı kötü durumdan dolayı duyulan üzüntü, acıma olarak tanımlaması da bu fikri doğrulamaktadır (Gör A, 2015).
Belirtileri:
Fizyolojik olarak: Yorgunluk, uykusuzluk, baş ağrıları, gastrointestinal istemde yakınmalar
Davranışsal olarak: öfke, irritabilite ve işe gelmeme
Ruhsal olarak, ev, iş ve arkadaşlardan uzak kalma ve şefkat duyamadığını belirtme (Hiçdurmaz D, 2015).
Sprituel olarak: Hayatın anlamını sorgulama, umutsuzluk, amaç kaybı, inanç kaybı (Health Progress Journal, July -August 2010).
Caregivers need to be able to deliver service excellence without compromising their well-being. It is important for them and for their employers to recognize early warning signs of burnout and compassion fatigue (Health Progress Journal, July -August 2010: 48). |
Hemşirelerde eş duyum yorgunluğunu hızlandıran süreçler kadar, önleyen basamaklarda bulunmaktadır. Örneğin; işinde anlam bulma, yaptığı işin pozitif yönlerini tanıma, değer verme ve işinde fark yaratma hissi. Bu sürecin farkedilip, uyarı sisteminin hem kişisel hem kurumsal olarak oluşturulması gerekmektedir.
Merhamet yorgunluğuna bağlı olarak, ikincil travma ve dolaylı travma bireylerde gelişebilmektedir. İkincil travma, travma yaşayan ve ve son dönem etkilenilecek hastaya bakan hemşiresinin süreçten birincil olarak travma alması olarak değerlendirilebilmektedir. Hastanın durmu ile alışılmadık şekilde meşgul olma, ani korkular, uykusuzluk, rüyada devamlı hastayı görme bunun belirtileri arasında yer almaktadır. Dolaylı travma ise kişinin ilişkilerinde bir bozulma yokken, bakım ve kalitesinde düşme mevcuttur.
Literatür incelendiğinde,
Bir nitel çalışmada, merhamet yorgunluğu yaşıyorum diyen 8 hemşire ile görüşülmüş ve görüşler 7 alt tema altında toplanmıştır (Gök A, 2015). Hemşirelerin ifadelerini kısaca ele alacak olursak :
Muhtaç olmak bizden önce onların gücüne gidiyor bunu anlıyorum. Çağıramıyorlar mesela. Buna üzülüyorum çok. Ağlıyorlar ‘bir suyumu içemeyecek, tuvaletimi tutamayacak mıydım’ diye. Bize bezlerini söyleyemiyorlar bile. Ancak biz görürsek alıyoruz altlarını. Buna şahit olmak zor” (H6)
“Üzülüyorum, acaba tedavide yanlışlık mı var diye düşünüyorum. Doktor kan değerlerini kontrol ediyor mesela. O sadece kağıdı görüyor ama ben hastayı görüyorum! Tedavinin ona iyi gelip gelmediğini görüyorum yani. Bazen suçlu hissettiğim zamanlar oluyor, hastanın durumu kötüye giderse suçluluk hissediyorum.” (H6)
“.. Hasta yakını zaten bu konuda çok umutlu oluyor. Bu umut bulaşıcı. Genç hastalarda hep iyileşme umuyorsun zaten. Ama iyileşmeyince hakikaten biz burada niye duruyoruz ki diyorum. Burada yetersizlik hissi oluyor, hasta yakınıyla duyguların paralelleşiyor.” (H9).
“Yok hayır. Merhamet duyuyorsun ama bir süre sonra normal yaşamına geri dönüyorsun kaçınılmaz bir şey. Etkileniyorsun ama düşününce sadece işim bu diyorsun. Fikrinde bunları ayıramazsan hemşirelik yapamazsın zaten.” (H4).
“Sorumluluk da hissettiğin için evet çok yorucu. Hem fiziksel hem de duygusal olarak. Birinin en temel ihtiyaçlarının sana bağlı olması. Sürekli vicdanının gündemde olduğu bir iş bu. Mesai 8 saat ama vicdanın 24 saat hep çalışır durumda ve yüklü.” (H 9).
“Müzik dinliyorum burada (çalıştığı alanı gösteriyor), arada da telefon görüşmeleri yaparak ortamdan uzaklaşıyorum. Başka servisten arkadaşlarla irtibat kurarak ortamdan bir nebze uzaklaşıyorum. Ya da buradaki arkadaşlarla başka şeylerden konuşarak rahatlıyorum. Ney çalışıyorum bazen serviste. Bu ortamdan uzaklaşacak şeyler yapmaya çalışıyorum.” (H2).