Merhabalar,
Bugün size iki güzel haberim var.
Biri gerçekten haber niteliğinde Sağlık Bakanlığı bu yıl 29 bin 689 sağlık çalışanı (ilk etapta 6 bin 835’i hemşire) ataması yapılacağı ile ilgili açıklama yaptı. Gözünüz aydın..
İkinci haberimiz ise atanma ile ilgili sorun yaşayıp çıkış noktası arayan hemşire arkadaşlarımızı daha fazla ilgilendiriyor. Çünkü 29 bin atamanın 12-13 binini hemşire olarak yapılacağını düşünürsek; 100 bini işsiz, her yıl sadece lisanstan mezun olan 20 bin hemşire ve özel sektörde çalışmaktan bıkarak devlet ataması bekleyenlerin (sayısı belirsiz) olduğu bir evrende bu atamalar ile şansınızın giderek azalacağı düşüncesindeyim. İleride zaten devlet atamalarının hemşirelik açısından minimal düzeyde olacağı hatta sağlık sektörünün personel alımları açısından sessiz döneme gireceği görüşünü taşıyorum.
Neyse biz yolumuza bakalım.
Özetle, hemşireler olarak bu gelecek kaygıları üzerinden yeni fırsat noktaları aramalıyız. Hemşirelik okullarımızın yapısı devlet hastanelere hemşire yetiştirmek üzerine kurulu bir müfredata sahip, o ayrı bir konu fakat kişisel gelişiminizi sağlayarak, özel sektörün içinde de kendinize yeni oluşumlar sağlayabilirsiniz. Evet, bunu yapabilirsiniz.
Bu yazımda özellikle başlığımda ki ‘Platform Hastaneler’ kavramını duymamış olabilirsiniz. Bu yeni bir hastane işletim modeli..
İstanbul’a geleli yaklaşık 5 yıl oldu. Bir çok sağlık kuruluşu ile ilişkilendim. İç yapılarını görme, dinleme ve duyma fırsatlarım oldu. Onlardan sezdiğim bu yapının hemşireler için bir fırsat yaratabileceği düşüncesindeyim.
Hastaneler, pek çok görevin yerine getirilmesi sebebiyle değişik bakış açılarından farklı şekiller alan kompleks organizasyonlardır.
- Tedavi hizmetleri ürettiği için bir sağlık kurumu
- Tıbbi personel yetiştirdiği için bir eğitim yeri
- Bilimsel deneyler yaptığı için bir araştırma merkezi
- Hiçbir ayırım gözetmeden bütün topluma hizmet sunduğu için bir sosyal organizasyon
- Devletin denetimine bağlı olarak çalıştıkları için bir kamu kuruluşu
- Hastaları barındırdığı için bir yönüyle otel
- Kısmen veya tamamen özel veya resmi yardımlara açık olduğu için bir tür hayır kurumu
- Hekim, hemşire, idari ve teknik personel gibi çeşitli meslek sahiplerini çalıştırdığı için bir mesleki organizasyon
- Yönetiminde ekonomik ve idâri ilkeler geçerli olduğu için bir çeşit işletme organizasyonu
Peki, Platform Hastane’nin ne olduğuna bakalım..
Platform Hastane: Marka değeri yüksek hastanenin kendi iç birimlerini kiralayarak hizmet vermesi ile oluşan yeni bir organizasyon yapısıdır.
Bunu etrafımızda hızla artan alış veriş merkezlerine benzetebiliriz.
Örneğin; Marmara Forum bir alış veriş merkezidir. Burada bir çok firma kendi bütçesi ve hizmet alanına göre yer kiralar ve kendi konseptini kurarak hizmet verir. Alış veriş merkezleri işlek bir yerde ve marka değeri yüksek ise yeni açılan bir mağzaya ilk günden bile iş yapabilme potansiyeli sağlar. Bu ise hem AVM için hem mağaza için kazan kazan sistemi oluşturur. AVM işledikçe mağaza iş yapar ve mağaza iş yaptıkça AVM kira artışı yaparak gelirini artırır.
Bu yapının bir benzeri hastaneler için de yapılmaktadır.
Yaklaşık 5-6 ay önce yaptığı işleri takip ettiğim bir hekim, kendi ekibi ile büyük bir hastane zincirinin bir hastanesinin kadın doğum kliniğini kiralayarak hizmet vermeye başladığını belirtmişti. Burada çoğu zaman o serviste çalışacak hemşireyi de seçme lüksüne sahip olan hekim performans ve kalite odaklı çalışma zorunluluğu ile karşı karşıya kalmaktadır. Bunun için kaliteli hemşire ve hekimlerle çalışması için de bir hissedilen baskı oluşacaktır. Çünkü kliniğin gelir akışını kontrol etmek isteyen kişi malptaktisin düşük olduğu, memnuniyetin yüksek olduğu bir kurgu ile başarılı olabilecektir.
Bu durum hastanenin neredeyse her birimi için geçerli olacaktır.
Özel hastanelerin laboratuar, görüntüleme gibi hizmetleri dışarıdan hizmet alımları ile yaptığını biliyorduk. Bu alana hastane içi diyaliz merkezleri, ayaktan tedavi merkezleri, kurum içi evde bakım, poliklinikler ve diğer servisler hızla dahil olmaya devam ediyor ve edecektir. ayrıca bu kendini şuan afiliasyonluklar ile kendini görünür kılmaya başladı.
Bir süre sonra yapılan devasa şehir hastanelerinin de bu yapıya kavuşacağını düşünüyorum.
İdeal sağlık sisteminin üç ayağı bulunmaktadır. Maliyet, kalite ve erişim..
Kalite yoksunu bir yerin değer kazanması beklenemez. Bu sistemde kalite bir unsur olarak göz önüne alınacaksa bu sistemde hemşireye büyük roller düşecektir. Çünkü hemşireler hasta ile en fazla zamanı geçiren meslek grubudur.
Örneğin; büyük bir özel hastanede işleyen sistemi size anlatmak istiyorum. Bir hekim kendisi için öncelikle hastane içinde poliklinik kiralıyor. Kiraladığı poliklinikte baktığı her hasta için bir yüzdeyi hastaneye veriyor. Hasta tüm tetkik ve tedavilerini yine hastane içinde yapmak zorunda kaldığı için hastane bu işlemlerden ücretlerini hastadan alıyor. Kurum içinde bir döngü yaratılıyor. Hastane yönetimi ise genel organizasyon yapısını ve bütçesini kontrol ediyor. Ek olarak kurumun marka değerini yükseltmek için çabalıyor. Bu sadece birim fiyatını artırmaya çalışıyor.
Hemşireler bu sistemde kendilerini yine klinik ortamda var etme potansiyeline sahip. Çünkü bir çok farklı hekimin kiraladığı ve çoğunlukla ekibi ile geldiği bir yapı içerisinde kurum içi hemşirelik bakımında servisler arası fark olacaktır. Kendin iyi geliştirmiş, hasta yapısına ve bütçesine göre bakım modeli kurgulayarak yapılan hemşirelik bakımı daha iyi sağlık çıktıları oluşturacaktır. Bunu ancak kaliteli hemşireler yapabilecektir. Bu ise iyiyi ve kötüyü ayıran bir yapı oluşturacaktır. İyi hemşirelik bakım ekiplerinin kurulmasına ön ayak olacak yapıların oluşması ile mesleğe hem maddi hemde manevi katkıları olacaktır.
Zamanla hemşirelerin de birleşerek sadece bakım kalitesine odaklanan servislerin bu yapı içerisinde işletmelerinin de ele alınabileceği bir yapıya doğru gidebiliriz.
Amerika’da yer alan MAGNET hastaneleri gibi bir yapı ülkemizde servisler üzerinden başlayabilir. Bu bir fırsat..
Bu olgu üzerine uzun uzun düşünüp, bu oluşumun içerisinde nasıl yer alabileceğimiz üzerine konuşmak, lobicilik yapmak ve kendimizi ona göre yetiştirmek gerektiğini düşünüyorum.
Ek olarak sizlere okuduğum iki raporu önermek istiyorum.
- Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin ‘Türkiye Sağlık Sektörüne Bakış’ adlı bir raporu var. Burada bir sunumu da var.
- Deloitte’nin ise Türkiye Sağlık Sektörü Raporu var. Onu da buraya iliştireyim.
Ben ikisini okudum. Bir hemşire ve tıp eğitimcisi olarak geleceği görmek açısından bu tarz raporların okunması ve lisans düzeyinde bile okunup, üzerine hemşirelik düşünce toplulukları oluşturarak fikir alışverişinin yapılması gerektiğini düşünüyorum ve öneriyorum.
Sizde okuyun ve lütfen okutun..
Bu konuda fikir alışverişi yapabiliriz. Düşüncelerinizi bizimle yorumlardan ve ya Instagramdan paylaşabilirsiniz.
https://www.instagram.com/dijitalhemsire/
Sevgilerimle..