Hadi kahvenizi alıp, arkanıza yaslanın sizi derin düşüncelere dalmaya itecek bir yazıya başlıyorsunuz.
Aşağıdaki karikatüre kahvenizi yudumlarken uzunca bakmanızı istiyorum.
Size neler düşündürüyor?
Hayatımız bir öğrenme süreci içerisinde geçiyor. Doğmadan önce yani anne karnında öğrenmeye başlıyoruz. Sonrasında ise toplumun olmanı istediği bir kişi olmak amaçlı bir eğitim sisteminin içine dahil oluyorsun ve onların belirlediği bir eğitim misyonu içinde yetiştiriliyorsun.
Bunları uzun zamandır düşünüyordum. Fakat doktoranın aktif olarak başlaması ile artık daha fazla eğitim sistemini, yaşantımızı sorgular oldum.
Tıp eğitimi doktorasına başlayalı 2 hafta oldu. Bu dönem 3 ders alıyorum. Alacağım diğer derslerinde daha fazla katkı sağlayacağını düşünüyorum.
Aldığım dersler;
- Tıp Eğitiminde Değişim, Yönetişim ve Liderlik
- Öğrenme ve Öğretmeye Giriş
- Sinirbilim ve Güncel Yaklaşımlar
Bu derslerin ayrı bir katkısı oluyor.
Bu derslerde okumalar yapıyoruz. Düşünmeye sevk ediliyoruz. Tartışma ortamı yaratıyoruz. Sorguluyoruz.
Hemşirelik lisans çıkışlı olduğum için öğrendiğim her bilgiyi mesleğimize devşirmeye çalışıyorum.
Hemşirelik mesleğinin eğitimi için bazı sorular soruyorum.
Kim, Ne, Nerede, Ne Zaman, Nasıl, Niçin yapmış?
En büyük sorum ise; ‘nasıl ve neye göre yetiştirilmişiz?’
Bunun cevabının her zaman eğiticinin hayat görüşü dağarcığı kadar yetiştirilmiş olabileceğimiz olduğunu biliyoruz. Bunun ile ilgili doktora hocamızın anlattığı bir fıkranın en iyi şekilde açıkladığını düşünüyorum. Fıkra Nasrettin hocamıza ait. Fıkramızın adı ‘Şimdi kuşa benzedin’.
** Hoca yolda bir leylek bulmuş. Almış onu evine götürmüş.
Daha önce hiç leylek görmemiş. Leyleğin uzun gagası ve bacakları çok tuhafına gitmiş. Tutup bir güzel kesivermiş onları. Sonra da yüksekçe bir yere koymuş. Karşısına geçmiş. Yaptığı işten memnun, seslenmiş:
– Bak şimdi kuşa benzedin.
**
Bizi yani eğitim alan kişileri de kendi kafamızda yarattığımız bir kişi yapısı oluşturmak için onları buduyoruz. Sonuçta bizi memnun ediyor ise yaptığımız şeyden memnun kalıyoruz.
Yukarıdaki karikatür ile Nasrettin hocanın fıkrasının temasının aynı olması ile böyle bir durumun varlığı bizim mesleğimizde karşılığını nasıl buluyor?
Bu soruyu önce kendinize sormanızı, sonra ise etrafı izleyerek yapılanları izlemenizi rica ediyorum.
Cevaplarınızı yorumlar bölümüne yazabilirsiniz.
Sevgiler.