Okula başladığım andan itibaren kendime sorular soruyorum.
Ve bu soruların cevaplarını vermekte güçlük çekiyordum. Sonra benim gibi bu soruyu kendisine için bölümümde ki herkese yönelttim. Bölümümde ki arkadaşlarımdan da benzer cevaplar aldım.
Bu cevaplar aşağıdaki gibi oldu.
- Atama puanının düşük olması
- Maaşı iyi olması
- İşsiz kalma durumunun düşük olması
- Üniversite giriş puanın çok yüksek olması
- Ailemin istemesi
Bu cevaplar ebe olmamız için bize somut nedenler olması açısından mantıklı geliyordu.
Sonrasında ise çevremde ki kişilerin ebelik bölümü okuduğumu öğrendiklerinde çok farklı tepkiler aldım.
Bana söyledikleri ile motivasyonum kırılmaya başlamıştı.
- ‘Sen çok küfür yersin ya..’
- ‘Hay senin ebenin ….’
- ‘Çok mu aradın bu bölümü..’
Motivasyonumu kıran bu söylemleri ortaya çıkaran nedir diye düşündüğümde; bunun o bahissenin
sözü söyleyen kişinin kültürsüzlüğü olduğunu fark ettim.
Toplumuzda o söylemlerde yer alan ebe yerine ‘ananın …, karının …, bacının …’ kelimelerinin de kullanıldığına şahit oldum.
Tekrardan ince ayrıntılara dikkat ettiğimde çoğu argo sözcüğün toplumsal cinsiyet nezdinde kadınlarla ilişkinin fazla olduğunu gördüm.
Ben ebe olmasaydım; anne olduğumda da çok küfür yiyecektim; anne olmasaydım bacı olduğum için de çok küfür yiyecektim.
Sonrasında bunların değiştirmek ve değiştirilmesini sağlamak amaçlı iyi bir ebe olmaya karar verdim.
Kadına karşı yapılan bu aşağılanmaya maruz kalan KADINA hizmet vermek için kaliteli bir ebe olmaya karar verdim.
Toplumun sizlere ve belki de bizlere empoze ettiği şeylerden habersiz ve masum bir şekilde dünyaya gelenleri ilk karşılayan olmak için ebe olmaya karar verdim.
**
Bu içerik hemşirelik mesleğine gönül verenler tarafından hazırlandı.
Sende gönül verdiysen içeriği arkadaşlarınla paylaşayarak bize destek olabilirsin.
